Kağıt üstünde kadın ticareti meselesine farklı taraflar üzerinden bakış atan bir kara film. Ancak bu noktaya ulaşırken hiç de beklenen anlatı metotlarını uygulamıyor “La Vie Nouvelle”. Zira Philippe Grandrieux, Üçüncü Fransız Yeni Dalgası’nın en aykırı yönetmenlerinden biri olduğunu burada da ispatlıyor. Yönetmen, insan vücudunun farklı organlarının yakın planlarını sallanan kamera algısıyla yansıtan, bunları tedirgin edici müzik, diyalogsuzluk ve gerçeküstücü-mitolojik sahnelerle bütünleyen bu ikinci filminde, tokat gibi çarpan evreninden en akılda kalıcı izleri bırakıyor. Alain Resnais’nin belleksel dünyası ile Godard’ın bozucu sinema anlayışına Lynch’in tekinsizliğini ve Tarkovsky’nin hipnotize ediciliğini ekleyen “La Vie Nouvelle”, yönetmenin en şaşırtıcı eserlerinden biri.
keremakca@haberturk.com
1998’de Gaspar Noé’nin “Herkese Karşı Tek Başına” (“Seul Contre Tous”) ile açtığı Üçüncü Fransız Yeni Dalgası kolunun en özgün temsilcilerindendir Phillippe Grandrieux. Onun filmleri için Tarkovsky, Resnais, Godard, Trier, Lynch gibi yönetmenlerden kendine yeni bir şeyler çıkaran ‘aykırı eserler’ tanımı yapılabilir. İzleyiciyi zamansız bir evrene hapsetmeyi hedefleyen, algı bozucu çekim ölçekleri kullanan ve lineer olmayan hikaye kurgusu ile gerçeküstücü imgelerle yürüyen, tanımlaması zor yapıtlar çıkarmıştır kariyeri boyunca sinemacı.
Gerçeküstücü ve belleksel imgelerle başlayıp hipnotize edici bir evren dokur
1998’de çektiği “Sombre” ile yedinci sanata giriş yapan yönetmenin en iyi filmi 2008 tarihli “Göl”dür (“Un Lac”). Ancak “A New Life” (“La Vie Nouvelle”, 2002) da onun kariyerini ve amaçlarını anlamak için başvurulacak kaynaklar arasında. Öyle ki burada gerçek anlamda bir neo-noir’a ya da modern zaman kara filmine imza atan yönetmen, bilimkurgusal ve distopik dünyalardan bellekler arası yolculuğa kadar her şeyi yapar. Neredeyse diyalogsuz bir sinema evreni dokur. Ancak asla ‘deneysel’ kavramına kaymaz.
Buna istinaden “La Vie Nouvelle”, siyahlığın ya da cehennemin içinden yürüyen ve ayin yapan bir insan grubunun plan sekansıyla başlar. Bunun ardından Zeus’un Yunanistan’daki Pantheon’una benzeyen bir mimari yapı ve gün batımında yürüyen iki kişi izleriz. Bu noktada yönetmenin, bizi çıplak kadın ticareti yapılan bir alana sallanan kamerayla sokması şaşırtıcı değildir. Zira yedinci sanattaki esas amacı buradan başlayacaktır Grandrieux’nün. Filmin nihai hedefi, kadın ticareti piyasasının içinde yitip giden bir adamın ve bir fahişenin ruhsal kaybolmuşluğunu paralel olarak ele almaktır.
Godard ile Resnais’nin yaklaşımının arasına ‘gizem’li ezgiler yerleştirir
Lafın özü Grandrieux, aynen Godard’ın yaptığı gibi temelindeki ‘Amerikalı bir adam bir gece kulübüne gelir. Orada bir kıza aşık olur. Ancak ona bağlanamayınca, kadın ticaretinin malzemesi olup Rus mafyasını peşine takar’ gibi anlaşılır bir cümleyi tersinden anlatmayı tercih eder. Biraz da Resnais’nin bellek ile yoğurduğu evrenine selam çakar. Zira elinde sallanan kamera ile sürekli orta-yakın ölçekli planlarla sardığı karakterlerin yakınlarında dolaşır. Bunun zeminine de Lynch ve Tarkovsy’nin evrenlerini andıran geriltici bir müzik ezgisi döşer.
Bu doğrultuda karşımıza çıkan şeyin uzun süre ne olduğunu anlamasak da fahişe kadın karakterinin seks yapmasıyla birlikte bir yalnızlık açmazına girdiğini idrak ederiz. Zira onunla en son iki yatak macerasında birlikte olan biri Rus diğeri Amerikalı iki kişinin tavrı bu ‘gizem’li durumu açık eder. Filmin bu anlarının devamında, Rus mafya bireyinin köpek seksi sahnesi ile rüyada beliren flu seks sahnesi perdeyi esir alır. Bunların ardına ise Amerikalının sürekli başka bir kadınla ilişki yaşadığı dünyası yapıştırılır.
Diyalogsuzluğun, tekinsizliğin ve sallanan kameranın ana algı haline geldiği bir film
Tabii Grandrieux, sözünü ettiğimiz durumların arasına fahişe karakterinin şarkı söylediği bir sekans sokmayı da ihmal etmez. Seksin üzerine şiddetin eklendiği bir de ‘uçsuz bucaksız doğada kesme biçme sahnesi’ kullanır. Aslında genelde gün ışığının battığı dingin plan sekans dokusu ile seks sahneleri ya da çıplak kadın imgeleri, filmin isminin anlamı olan ‘yeni hayat’ı anlatmak için varlardır. Kurmaca yapısını sıçramalı kurgu tekniğiyle sararak da Godardiyen estetiği asla terketmez yönetmen.
Grandrieux, belli ki filme bu ismi koyarken; mafya, kadın ticareti ve genelev sektörünün içindeki üç ana karakterden karamsar bir öykü çıkarmayı amaçlamıştır. Aslında dünyada ‘yeni hayat’ın bunlara tekabül ettiği sondaki belleksel dönüşle daha da belli olur. Grandrieux’nün rahatsız edici kamera kullanımından, diyalogsuzluğundan ve tedirgin edici ezgilerinden taviz vermemesinin yanında, seks sahnelerine yabancılaştırıcı bir üslupla yaklaşması da aslında ne kadar seyirci karşıtı bir yönetmen olduğunu ispatlar.
Fransız sinemasının son 15 yıldaki en yetenekli ismi
Özetle “La Vie Nouvelle”, Godard izinde bir akıma mensup, nev-i şahsına münhasır bir sinemacının Tarkovsky güdüsüyle çektiği Lynchesk bir kara film ya da gangster filmi olarak okunabilir. Filmin yeni hayatın mitolojik başlangıcını mafyada ve striptiz kulübünde araması bir hayli asap bozucu bir distopyayla yüzleştirir bizleri.
Asla da kalça, göğüs ve cinsel organ yakın planlarından vazgeçmemesi, uçlarda dolaşan bu sinema algısının Noé ile beraber en cesur ismi olduğunu kanıtlar Grandrieux’nün. Onların derdi seks ve şiddeti de bir şekilde ‘beklenmedik’ ve ‘alışılmadık’ noktaya yerleştirmektir öyle ki. Grandrieux, son 15 yılda Fransız sinemasının yetiştirdiği en özgün yeteneklerden biridir şüphesiz. “La Vie Nouvelle” de onun bu etiketini güçlendiren eserlerden.
Ne durumda?
6. Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması kapsamında gösterilen film, seyirci karşıtı evreni nedeniyle ülkemizde vizyon şansı bulamadı. Sahibi de olmadığından ev videosuna dahi düşmesi zor gibi.
Künye:
A New Life (La Vie Nouvelle)
Yönetmen: Philippe Grandrieux
Oyuncular: Zachary Knighton, Anna Mouglalis, Marc Barbé, Zsolt Nagy, Vladimir Zintov
Süre: 102 dk.
Yapım yılı: 2002
Not: Bu bölümdeki filmler, ya uluslararası festivallerde ya da yurt dışında piyasaya çıkmış orijinal DVD’lerinden izlenerek yazılmaktadır. Bu yasal durum, diğer yazdığım filmler için de geçerlidir.