“Doğu gırtlağı”na sahip ve çeyrek ses kullanabilen bir solist olduğu için tercih edilen Erdener, eserin dünya prömiyerinde ve sonraki temsillerinde sergilediği performansla beğeni topladı. Sanatçı, önümüzdeki yıl 10 temsille Avrupalı seyircinin karşısına çıkacak.
Erdener, 16 yaşından bu yana müzikle iç içe olduğunu belirterek, önce konservatuvara, daha sonra operaya girdiğini söyledi. Belçikalı besteci Wim Henderickx’in yeniden düzenlediği “Medea Operası” için Doğulu bir ses ararken kendisini bulduğunu anlatan Erdener, “İnternetten ‘Sen sen sen’ adlı albümümü dinlemişler ve çok beğenmişler. Medea, Doğulu bir karakter. Özellikle buradan bir ses aradılar, birkaç seçim de yapmışlar sopranolar içinden’’ dedi.
Daha sonra iletişime geçtiklerini ve nisan ayında Hollanda’ya gittiğini belirten Erdener, “Eserin dünya prömiyerini yapacaktık ve solist olarak beni seçmişlerdi. Besteci özellikle Türk enstrümanlarını tercih ettiğini söyledi. Orkestranın oturma biçiminin bile aynı olmasını istedi. Biraz doğuya meraklı bir besteci’’ diye konuştu. Eserin Batı ile Doğu’nun bir sentezi olduğunu dile getiren Erdener, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türk enstrümanlarının çoğu vardı. Ben de oraya Türk sesi olarak gittim. Eserde bugüne kadar kullanmadığı çeyrek sesler vardı. Besteci özellikle bunu yazmıştı çalışma açısından zordu. Alaturkacı arkadaşlarımdan rica ettim ve bu sesleri özellikle duymak istedim. Piyanoda bu sesler yok, Batılı bir sopranonun bunu söylemesi çok zor. Muhteşem bir dünya prömiyeri oldu, tek solisttim 1 saat 45 dakika boyunca sahnedeydim. Müzik tiyatrosu gibiydi.”

ANKARA (A.A)