Sınırda katledilen 35 Kürd çocuğun ölümü, kanımızı dondurdu, insan olmaktan utandik. Bunu yapsa, yapsa, ancak ağir ruh hastalari yada psikopatlar yapar. Bu yüzden Türkiye devletinin uygulamalarını herhangi bir ruh hastasina hata daha çokta psıkopatlara benzetiyorum. Acimasiz, duygusuz, insan sevgisinden uzak ve yetersiz. Demeki ayni dinden olmakta kardeş olmaya yetmiyor!!. Agir ruh hastalarinda oldugu gibi Turkiyede bir dizi hasta mekanizmadan beslenmektedir; siddetli korku, kurtlere güvenmeme ve yanlızlık duygusu(herkes benim düsmanim).
Turkiye neyaziki ruh hastalarında olduğu gibi korkularını kendisi yaratıp, sonrada yaratığı bu korkulari yüzünden endişe içinde yaşamaktadır. Kısacası korkularını yargılayamıyor, ”benim duşüncelerim nekadar dogru yada yanliş olabilir” mantigini kullanamadigi icinde paranoyaklaşıp kendı özgurlügüne kastederek , kendisini korkularına mahkum etmektedir. Bu hastalıklı korku ve guvensizlikte beraberinde baskı ve asimilasyona sebebiyet vermektedir.
Dahada ileri gidersem bana göre Türkiye üç şizofren/Paranoyak (ruh hastalıklarının en zor tanimi) mekanizmadan beslenmektedir: Büyüklük komplexi(grandios) , hasta derecesinde abartılmış korku, herkes benim düşmanım yada benim arkamdan ne çeviriyorlar falan. Bu hasta düsüncelerden dolayida 35 çocuğunu bombalayıp öldürüyor. Neyaziki azda olsa umutlanmıştık. Bu son olaylardan sonra umutlarımız bombalandı, katledildi.
Bana her deprasyonlu hasta geldiginde kendime ilk sorduğum soru hastaya nasil yardim edebilirim ? sonra ayni soruyu hastama sorarim sana nasil yardimci olabilirim? Bazıları duraksar sonrada, ben bilmem sen yardımcı olacaksın der, benim cevabım ise şöyle olur: senin yardımın olmadan, sana yardım edemem( hastayi ciddiye aldigimi gösterir), buda hastayi sevindirir ve gercekten hastanin yardımınada ihtıyacım vardır. Turkiye hasta ettiği vatandaşlarına , icinde çözüm barındıran bu soruyu sormuyor, ”size nasıl yardımcı olabilirim”? Ihtiyaclarınız nelerdir?
Çözüm olarak Turkiye ABD'li psikolog Abraham Maslow ihtiyac piramidini(1943) model olarak uygulayip kürtlerin güvenini kazanması gerekirki buda uzun bir sürecten geçer. Buda ilk önce kürtlerin temel ihtiyaçlarına "önem vermekle başlar yani besin,su, ,ev , okul , anadil vs. Tam tersine Turkiye kürtlerin temel ihtiyaçlarına saldırmaktadir. Hala bu temel ihtiyaclarını karşılamakla boğuşan kürtlerin büyük bir oranı kendisini gelistirememekte, kısacası karni ac insanın dikkati ancak ekmekte ve kavgada olur. Turkiye, nekadar kendisini korkulari yüzünden hasta etmişse, Kürtleride okadar hasta etmiştir. Emperyalistlerinde istediğide budur. Hasta iki insani sömürmek kolaydır, daha kolay yönetirsin, kendine bağımlı kılarsın. Bu hastalıklı korkular Turkiyenin bir çok değerini kaybetmesine, zayıf kalmasına neden olmaktadır.
Ama, ne yazıki Turkiye hala korkularıyla boğuşmakta, bu yüzdende hala silah alımına bağımlı,fakir fukaranin parasini disariya veriyor, çünkü kendi halkına güvenmiyor , hata tehdit olarak görüyor. Devlet insanlar benim için var diyor, hayir demokrasilerde tersi geçerlidir. Geri kalani cuntacılık oynamaktır. Cuntacılık olmasaydı, devlet katlettiği 35 çocuğu öldürmez hatta onlara burslarla eğitim yolu açardı. O insanlarda devlette düşmanlık yapacaklarına dost olurlardi, hatta asırlarcada, çocuklarına devletin akrabalarini nasil katlettiginide anlatmazlardı.
Bol selamlar.