Rebiullevvel ayının onikinci günü!

Brusk Baran

03 Şubat 2012, 16:33

Ey! efendiler efendisi!

Ey! efendim!

Ey! ‘Ben Muhammed Mustafa’nın ayağının tozuyum, kim benden bundan başka söz nakladerse, o kişidende, o sözdende şikayetçiyim.’ diyen Mevlana gibi alimleri yer ile yeksan eden efendim, sana değilde kime gidelim şimdi?

Ey! genç bir delikanlı iken bile kendisine El-Emin denilen efendim, var mı senin dergahından daha emin bir yer şimdi şu zulmün pençesinde inleyen dünyada?

Ey! Dedesini kaybettikten sonra amcası Ebu Talib’in evinde fazla yük olmamak için yemek vakti aç karnıyla Mekke sokaklarını arşınlayan efendim. Biz yapamadık ‘senin oturmadığın sofradan bir daha kimse yemiyecektir’ diyen Hz. Ali’nin annesi Fatıma Binti Esed gibi. Tok karınlarla gezdik senin aydınlattığın dünyayı ve hiçbir zaman o Hz. Ali gibi aslanları doğuran Fatıma Binti Esed gibi hassas olamadık mesele sen olunca.

Senin gözlerine bakmaktan utanan ve ‘utancım sahte peygamber Müseylimeyi öldürdüğümde biraz azaldı’ diyen Hz. Vahşi kadar bile utancımız kalmamışken sana değilde kime gidelim efendim?

Biliyor musun efendim, en kötüsü zalimlerin sana akrabalık olarak en yakını Ebu Leheb kadar bile olamadık. Rivayet edilir ki Ebu Leheb’in azabı sadece yılda bir gün Rebiullevvel ayının onikinci günü olan pazartesi günü hafifletilirmiş. Efendim sırf kardeşin Abdullah’ın bir oğlu oldu dediklerinde sevindiği içinmiş bu. İşte sırf bu yüzden başka yerlere gitmek, başka eşiklere yüz sürmek bize haramdır efendim!

Efendim, bugün yine senin doğum günün. En az Ebu Leheb’in sevindiğinin binde biri kadar sevinmeyi bizede nasip ederse Allah, bizden daha bahtiyar kimse olmayacaktır bugün efendim!

Rüyalarımıza gel, saçlarımızı okşa ve umulurki seni sevdiğimiz bir anda alınırsa canımız, yine seni severken haşrolunuruz belki efendim?

Hoşgeldiniz efendim!