Rabbimiz Kuran’da haber verdiği üzere her şeyi bir kader ile var etmiştir. İstinasız her varlığın bir kaderi vardır. Canlıların olduğu gibi, cansız varlıkların da bir kaderi vardır. Oturma odanızdaki halının, mutfak dolabınızdaki tabakların, televizyonunuzun, masanızın da bir kaderi vardır. Hepsi kaderde olması gereken işlemlerden ve yerlerden geçip sizin evinize gelmişlerdir. İnsan da doğduğu andan itibaren, hatta doğmadan kaderini yaşamaya başlar. Ve ömrü boyunca yaşayacağı her detay kaderinde olduğu şekildedir. Çocukluk dönemleri, okul hayatı, girdiği sınavlar, iş hayatı, evliliği, yaşlılığının yanı sıra, ayağına takılan bir taş, ocakta unuttuğu bir yemek, izlediği bir televizyon programı da kaderinde var edilmiştir. Allah bütün bu ayrıntıları kişiye özel, bir güzellik olarak yaratmıştır. İnsanın kaderini yaşamadığı tek bir saniyesi bile yoktur.

Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ileyarattık.(Kamer Suresi, 49)

Rabbimiz Kendisi’ne teslim olmuş samimi kullarının kaderinde hep iyi şeyler yaratmıştır. Zira Müslüman için her şey güzeldir. Nasıl ki sahip olduğumuz nimetler bizim için güzelse zor, olumsuz, sıkıntı verici gibi gördüğümüz tüm olaylarda aslında güzeldir. Zorlu bir hastalık, atılan iftiralar, Allah yolundaki mücadele eden bir Müslümanın başına gelen baskılar, yıldırma çabaları da güzeldir. Çünkü Allah inanan kuluna bu zorlukları cennetteki derecesini arttırmak için vermektedir. Bunun bilincinde olan Müslüman kaderinde yaşadığı her şeyi şevk ve mutlulukla karşılar. Bu yüzden samimi inanca sahip bir Müslümanın üzüntü, sıkıntı, bunalım gibi konuları olmaz.

De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkületmelidirler."(Tevbe Suresi, 51)

Müslüman Allah’a kesin bilgiyle iman ettiğinden, çevresinde gördüğü her varlık, yaşadığı her olay onu heyecanlandırır. Çünkü Allah bütün bunları kendisi için özel yaratmıştır. İnsan gözünü nereye çevirse Rabbinin tecellilerini görebilir. Bunları sürekli tefekkür ederek imanını ve imani coşkusunu kuvvetlendirebilir. Allah’ın verdiği iman, bir müminin yaşama sevincini arttıran etkendir. Eğer kişi Allah’ın emrettiği şekilde yaşarsa dünyada olduğu gibi, en fazlasıyla ahirette de karşılığı olacaktır. İşte tüm bunları bilmek Müslümanı enerjik, akıllı, pozitif bir insan yapar.

Müslümanın bu olumlu ruh hali, onun her hareketine yansır. Müslüman bu yüzden güler yüzlüdür, yardımseverdir, sıcaktır, sevecendir, güzel sözlü, güzel huyludur. Tüm bunlar Allah tarafından müminin kaderine yazılmıştır.

Mümin nasıl ki kaderini yaşıyorsa, Allah’ın zikrinden uzak insanlar da O’nun belirlediği kadere tabidirler. Bu insanlar Allah’ın hoşnutluğunu değil de, kendi nefislerini düşündüklerinden, müminlerin yaşadığı güzelliklerden mahrum bir kaderleri vardır. Onlar hiçbir zaman iman etmenin mutluluğunu, vicdana uymanın huzurunu, Allah’ın her şeyi yaratmış olmasının verdiği neşeyi yaşayamazlar. Rabbimiz’in imtihan için verdiği nimetler ise bu insanları mutlu etmez, tam tersine Allah’ı unutup tutkuyla bağlandıkları için kabusa dönüşürler. Ahirette ise daha büyük azaba dönüşeceklerdir. Bir Müslümanın nimetlerden aldığı zevki, Allah’ın zikrinden uzak olan insanlar hiçbir zaman tadamazlar. Bu insanlar Allah sevgisini yaşamadıkları için fedakarlık, güzel söz söyleme, yardımlaşma, vefa, özveri, ince düşünceli olma gibi güzel ahlak özelliklerinden de neşe duymazlar. Zira böyle bir arayışları da yoktur.

Bu insanların Allah sevgileri olmadığından, fedakarlık yerine bencilliği, cömertlik yerine cimriliği, hakkı savunmak yerine adaletsizliği, sevgi yerine soğuk, ilgisiz olmayı mantıklı görür, hayatlarını buna göre düzenlerler. Oysa bu tavırlar kişiye mutsuzluktan başka bir şey kazandırmaz. Bu şekilde davranarak akılcı olduğunu sanan bu insanlar, çok büyük bir akılsızlığa düşmüşlerdir. Bu, Allah’ın zikrinden uzak insanların dünyadaki karşılığıdır. Ahiretteki karşılıkları ise dünyevi hiçbir zorlukla kıyas edilemeyecek kadar büyük olacaktır.

(cehennembekçisine:) "Ey Malik (bekçi), Rabbin bizim işimizi bitirsin" diye haykırdılar. O: "Gerçek şu ki siz, (burda) kalacak kimselersiniz" dedi.(Zuhruf Suresi, 77)

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Misafir Avatar
zaman 12 yıl önce

ALLAH Razi olsun kardesim cok guzel bir konu icimizi rahatlattirdin ALLAH Cella celalahuda sizin icinizi ferahlastirsin insaALLAH...