60’lı yılların modası olan hippi felsefesi, değişmiş hali ile hala günümüzde yer etmektedir. Uzak Doğuya ait felsefelerinin karışımı ve tamamen din ahlakından uzak olan bu akımın adı New Age’dir.

60’lı yıllarda yaşanan savaşların dünya çapındaki etkisi, Japonya’da yaşanan atom bombası olayı, Vietnam Savaşı gibi sebepler Amerika’da bazı insanların devlete ve kurallara isyan etmelerine neden oldu. Benzer etkiler Avrupa’da da yaşandı. O yıllarda Avrupa’da insanlar dinden uzaklaşarak sapkın inanışlar geliştirdiler. İnsanları psikolojik olarak etki altına alan bu felsefeler bazı aydınlar, entelektüeller ve sanatçılar tarafından bilinçli olarak destekleniyordu.
Bu desteklemeler sonucunda bu sapkın felsefelerin propagandaları tüm dünyada yapılmaya başladı. Bu propagandaların amacı Allah katından gelen dinleri ortadan kaldırmak, yerine Allah’sız inanışlar geliştirmekti. İşte New Age bu anlamda geliştirilen bir felsefedir. Bu felsefenin kapsadığı inanışların bazıları şöyledir; Hinduizm, Şintoizm, Budizm, Şamanizm.

Bu felsefi akımları savunanlar, özellikle son yıllarda haberleşme araçlarının sayısının artması ile çalışmalarını hızlandırmışlardır. Bu anlamda insanların beyinlerine gizli yöntemlerle bu felsefenin öğretileri empoze edilmektedir. Bu sapkın felsefeler insanlara özendirilmeye çalışılırken başka yöntemlere de başvurulmaktadır. Örneğin huzuru hissetmek, mutlu olmak, günün stresinden kurtulmak için yapılan yoga, insan vücudunun doğal enerjisi kabul edilen ve iletişim kurmak için kullanılan biyoenerji, bazı bitkilerin yada taşların insana manevi faydası olduğu iddiası olan şifacılık. Yine medyumluk, fal bakılan kartlar da bu felsefenin ürünleridir. Ruhun sürekli göç ettiğine, ölümle başka bedenlere geçtiğini öne süren reenkarnasyon, şifa amaçlı yapılan reiki de insanları özendirmek amaçlı öğretilen akımlardır. Bunlardan bazılarını incelemek gerekirse;
Büyü: Bu eylem, New Age’in en önemli hareketlerindendir. Oysa büyü Rabbimizin Kuran’da yasakladığı bir davranıştır. “Büyücüler, kurtuluşa ermezler.” (Yunus Suresi, 77) Bu inanışın huzuru ve mutluluğu getireceğine inananlar büyük bir yanılgı içersindedirler. Huzur, mutluluk ve neşe Rabbimizin dilediği kullarına nasip ettiği duygulardır. Ve Allah dilemedikçe hiç kimse kimseye bu tür yollarla yarar yada zarar sağlayamaz.
“... Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah’ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi.” (Bakara Suresi, 102)

Fal: Geleceği gördüğünü iddia etme, kartlar, ruh alemi ile bağlantı kurduğunu iddia etme bu felsefenin dallarındandır. Oysa gelecekle ilgili gayb bilgisine sadece Rabbimiz sahiptir. Fal ile ilgilenen insanlar toplumda ilgi görebilmek ve maddi çıkar elde edebilmek için bu işi yaparlar.
O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.) (Cin Suresi, 26)

Şifalı taşlar: Yine bu felsefenin ürünlerinden olan taşların şifa verdiğine inanılması tamamen akıl ve mantık dışı bir öğretidir. Bu inanışa göre her bir taşın insana faydası olan özelliği bulunmaktadır. Örneğin kuvars kristalinin zihne, bedene pozitif etkisinin olduğuna inanılmaktadır. Yine hematit taşının stresi aldığına, halsizliğe iyi geldiğine, insanın kararlı hale gelmesine vesile olduğuna inanılmaktadır. Daha burada ismini vermediğim birçok taşın şifa verdiği yanılgısına bazı insanlar inanmaktadırlar. Oysa bu nesnelerin insanları koruması, enerji vermesi, pozitif hale getirmesi olası değildir. İnsan hangi vesileleri kullanırsa kullansın, Allah dilemediği sürece mutlu ve huzurlu olması mümkün değildir.

İnsanların bu yanılgılara kapılmalarının nedeni tevekkülsüzlüklerin dolayı yaşadıkları hayatın stresinden bir an olsun uzaklaşabilmektir. Bu kişilerin eski cahiliye toplumlarındaki taştan, tahtadan yapılmış putlardan medet uman insanların durumundan bir farkı yoktur.
Bu (putlar ise,) sizin ve atalarınızın (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiğiniz (keyfi) isimlerden başkası değildir. Allah, onlarla ilgili 'hiçbir delil' indirmemiştir. Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek ve tutku) olarak arzu ettiklerine uyuyorlar. Oysa andolsun, onlara Rablerinden yol gösterici gelmiştir. (Necm Suresi, 23)

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×