Bazı insanlar sevgi duygusunu yanlış anlamaktadırlar. Bu anlamda romantikliği sevgi sanmaktadırlar. Örneğin bir kişinin vatanını koruma anlamında saldırgan, kavgacı tavırlar göstermesi, aşırı sevgi olarak tanımlanabilmektedir. Yine bir gencin sevgilisini hayatının amacı haline getirmesi, hatta onun için kendine zarar verecek işler yapması sevgiden sanılabilmektedir. Bu zihniyetteki insanlar yanlış tanımladıkları sevgi anlayışlarıyla karşılarındaki kişiyi ilahlaştırırlar.
Sevmek elbette Rabbimiz’in bizlere sunduğu çok değerli bir nimettir. Ancak şu ayırt edilebilmelidir; kişiye ve kişilere duyduğumuz sevgi Allah’ın uygun gördüğü duygu mudur?
Ey iman edenler, Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah'a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır. Eğer siz, Benim yolumda cehd etmek (çaba harcamak) ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur. (Mümtehine Suresi, 1)
Rabbimiz’in uygun gördüğü sevgide kişi meşru olan insanlara sevgi duymalıdır. Bunun dışındakilere ise kalpte sevgi beslenmesi, Allah’ın hoş bulmayacağı bir tavır olacaktır. Bu kişilere Allah’ın öğrettiği şekliyle ancak buğz edilebilir. Yani kalben bir mesafe koymak gerekmektedir.
İnsanın ilk önce bütün kalbi ile sevmesi gereken varlık Allah’tır. Allah insanı yaratmış, sayamayacağımız kadar çok nimeti emrimize vermiş, iman ettiği taktirde ahirette mükemmel güzelliklerin bulunduğu sonsuz cenneti vaat etmiştir. Allah, bütün sıkıntılarımızla ilgilenen, dualarımıza icabet edendir. Hastalandığımızda sağlımıza kavuşmamızda vesile olarak ilaçları ve doktorları var edendir. Bu yüzden insan her şeyden ve herkesten çok Rabbini sevmelidir. Bununla beraber kişi, Allah’ı çokça seven insanlara sevgi duymalıdır. Yani Allah’ı ve İslam’ı kabul etmeyen insanlara sevgi beslemek, Rabbimiz’in kabul etmediği bir anlayıştır.
Ancak şu konu iyi anlaşılmalıdır; Müslüman inanamayan insanlara karşı kalbinde bir sevgi duymamalı ama, hidayeti ve kurtuluşu için çaba sarfetmelidir. Yani sevgi hissetmemek demek, düşmanlık beslemek, kötülük etmek anlamında değildir. Kişi iman etmese de Müslüman adaletli ve saygılı tavrını bırakmaz. Ta ki kişi, iman edenlere zarar veren tavırlar gösterene kadar…
Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden sakındırır. Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir. (Mümtehine Suresi, 8-9)
Ayetlerden de anlayacağımız üzere Müslüman içinden geldiği gibi değil, aklının ve vicdanın gösterdiği şekilde hareket etmelidir. Çünkü içimizden gelen, masum sandığımız düşünceler şeytandan olabilmektedir.
Bugün şeytanın öğrettiği yanlış sevgi anlayışı olan romantiklik, çoğu insanın düştüğü bir hatadır. İnsanın içinden gelen bir duygunun doğruluğunu kanıtlayan herhangi bir delil yoktur. Eğer kişi Allah’ın hükümlerini görmezden gelip, içinden gelen seslere itaat ederse, şeytanın oyununa gelmiş olur. Doğru olan, insanı yaratan Allah’ın uygun gördüğü duygulardır.
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×