Çevremizdeki insanların bazılarında veya kedimizde gözlemlediğimiz durduk yere ağlama, eskileri düşünüp duygusallaşma, en küçük bir olayda sinirlenme gibi davranışların nedenini hiç düşünmüş müydünüz? Bu davranış biçimi başta kişinin kendisi olmak üzere, etrafındaki insanları da olumsuz etkilemektedir. Bu davranış biçimi bir hastalıktır aynı zamanda.

Bu insanlar kendi belirledikleri kurallar ile hayat sürmeyi severler. Bu kuralları istedikleri gibi değiştirir, istedikleri zaman uygularlar. Bu insanların, bu tavırlarının altında yatan neden, Allah’ın hükümlerini uygulamak istemeyişleridir. Yine bu insanlar sadece kendi koydukları kuralların doğru olduğuna inanmaktadırlar. Yani kendi kendilerinin ilahı olmuşlardır. Bu yüzden güzel ahlakta süreklilik göstermez, ahlaklarını mükemmelleştirmeye çalışmazlar.

Bu insanların kuralları doğru, ruh sağlıkları yerinde olmadığı için, gün içinde birden fazla hal içine girebilmektedirler. Örneğin gün içinde sakin olan bu insanlar, akıllarına gelen olumsuz bir konu yüzünden birden hırçınlaşıp, etraflarındaki insanlara bağırıp, çağırabilirler. Az önce kahkaha atarlarken, birden kavgacı bir ruh haline bürünebilirler.

Bahsettiğim bu kişilik, bir Müslümanın şiddetle kaçınması gereken bir durumdur. Müslüman oturmasını, kalkmasını, yemek yemesini, konuşmasını, bakmasını… Kısacası tüm tavırlarını Kuran ahlakına göre şekillendirmelidir. Kendine başka kurallar edinmemelidir.

Onlar hala cahiliyehükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk içinhükmü, Allah'tan daha güzel olan kimdir?(Maide Suresi, 50)

Rabbimiz insanları nefsinden yana tavır almaya eğilimli olarak yaratmıştır. Eğer kişi kendini kontrol etmez, gevşek davranırsa, kendi kendisinin ilahı olur. Böyle bir insan ise, Kuran ahlakının insana kazandırdığı olgun, itidalli bir karakterden uzak yaşar. Kişi yukarıda saydığım dengesiz ruh halini yaşar. Elbette ki böyle bir kişiye karşı, insanların da güveni az olacaktır.

Allah Kuran’da insanları bu karaktere karşı uyarmıştır. Bu tavırların hepsi şeytanın oyunudur. Şeytan insanı ömrü boyunca nefsine uyması yönünde sürekli kışkırtır. Bu yüzden Müslüman’ın şeytanın oyunlarına karşı sürekli uyanık olması gerekmektedir. Din ahlakı insanı olması gereken hale getirir. Olgun, akıllı ve güzel ahlaklı. Kısacası ideal insan haline getirir. Böyle bir kişi elbette ki, çevresindeki insanlar tarafından beğeni kazanır. Herşeyden önce bu kişi Allah’ın sevgisini kazanır.

Bir insanın bu ahlakı bilebilmesi için Kuran’ı bilmesi şarttır. Aksi takdirde kişi, tüm olumsuz ve dengesiz tavırların yeri geldiğinde yaşanması gereken bir ahlak olarak değerlendirecektir. İnsanın hakkı olarak görülecektir. Bu anlamda küsme, kırılma, kızma, trip atma gibi davranışlar makul karşılanacaktır.

Bu ahlaktaki kişilerin psikolojileri ve akılları zayıftır. Kişi akılcı davranmak yerine, içinden geldiği gibi hareket etmenin doğru olduğuna inanır. Bu yüzden çoğunlukla yanlış kararlar alır. Din ahlakına uyan kişinin ise yol göstericisi Kuran olduğu için, nerede, nasıl davranması gerektiği bellidir. Bu yüzden kişi karmaşa yaşamaz, genelde Allah’ın izniyle doğru kararlar alır. Müslüman şeytanın bu oyununun farkında olan kişidir.

Kuran’a uymakta kararlılık göstermek içinse, Allah’ı çok sevmek gerekmektedir. Rabbini çok seven kişi herşeyin bir kader ve hayırla yaratıldığını bilecektir. Bu yüzden olumsuz gibi gördüğü olaylar karşısında hemen hüzne kapılmayacak, Rabbinin kendisine tarif ettiği yoldan gidecektir. Allah’a yakışır bir kul olmak için çabalayacaktır. O’nun beğenmediği tavırlardan şiddetle kaçınacaktır. Ahlakı ile herkese örnek olmaya çalışacaktır. Müslüman bu şekilde davranarak hem dünyada güzel bir hayat yaşayacak, hem de ahirette kurtuluşa erecektir.

"... Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır."(Haşr Suresi, 9)

 

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×