İnançlı olmak hem manevi hem de maddi yönden insanı düzgünleştiren bir olgudur. İnançlı olan insanların, inançsız ve inancı zayıf olan insanlara oranla daha mutlu, huzurlu ve sağlıklı olduğu araştırmalar sonucunda tespit edilmiştir. İnançlı insanlar olumsuz gibi görünen olaylar karşında Allah’a sığındıkları ve bir hayır aradıkları için kendilerini güvende ve huzurlu hissederler. Bu güven ve huzur sağlıklarına da yansır. Psikolojik sorunları olmaz, daha az hastalanır, hastalandıklarında daha kolay tedaviye cevap verirler. Psikolojik rahatsızlıkların neden olduğu donuk bakışlar, mat yüz ifadesi, anormal hareketler inançlı insanda görülmez.

Amerikan Sağlık Araştırmaları Ulusal Merkezi'nde yapılan bir araştırmaya göre; inançlı insanların, inancı zayıf olan insanlara oranlar kalp hastalıklarına % 60 az yakalandıkları, psikoljik bunalımın neden olduğu intihar vakkalarının % 100 düşük olduğu, tansiyon bozukluğuna daha az rastlandığı tespit edilmiştir.

(Danny Elder, John Pernetta, Oceans, Mitchell Beazley Publishers, London, 1991, s. 27.)

Yine önemli bir tıp dergisi olan “Tıpta Uluslararası Psikiyatri’’ yaptığı araştırmada; inançsız insanların daha kolay hastalığa yakalandığı ve ömrülerinin daha kısa olduğu tespit edilmiştir. Araştırmalara göre; inançsız insanlar mide ve bağırsak hastalıklarına daha kolay yakalanmakta, solunum rahatsızlıklarından ölme oranı % 66 daha fazla olmaktadır.

Evet görülüyor ki, yüksek moral, sağlıklı düşünebilme yeteneği insanın daha az hastalıklara yakanlmasına neden oluyor. Ancak inanç, herhangi bir nedenle sağlıklı bir düşünce yapısına sahip insandan daha farklı ve daha iyi bir ruh halinde olmamızı sağlıyor. Bir kişinin psikolojisinin düzeltilmesine, psikiyatris vs. ile yardımcı olunabilir. Ancak mutlu, huzurlu, güvenli, itidalli, karakterli bir ruh haline sonsuza kadar vesile olacak tek şey imandır. Diğer çözümler geçici olup, kişinin Rabbine yönelmesine bir vesile olmadığı için ahireti açısından da fayda sağlamayacaktır.

Bu yönde araştırma yapan Harvard Tıp Fakültesi'nden Dr. Herbert Benson şunları söylemiştir:

"diğer hiçbir inancın, Allah'a olan inanç gibi zihne huzur vermediği sonucuna" varmıştır.(M. Grant Gross, Oceanography, A View of Earth, 6. baskı, Englewood Cliffs, Prentice-Hall Inc., 1993, s. 205)

Ayrıca insanın; "Allah'a iman etmeye göre ayarlı’’ olduğu sonucuna varmıştır. (M. Grant Gross, Oceanography, A View of Earth, 6. baskı, Englewood Cliffs, Prentice-Hall Inc., 1993, s. 205)

İnsanı Allah yaratmıştır ve ancak Kendisine yönelip dönüldüğünde huzurlu ve mutlu olacaktır. Günümüzde insanlar mutluluğu aramak için çeşitli yöntemlere başvuruyorlar. Örneğin; sosyal aktiviteler, sinema, tiyatro, bilim, müzik, tarih ile ilgilenmek yada sporun herhangi bir dalında uzman olmanın kendisini oyalayacağını düşünüp, kötü düşüncelerden uzak durcağını sanıyor insan. Evet normalde bunlar çok güzel eylemler. Ancak kalpten Allah sevgisi çıkarılarak, haşa ikinci plana alınarak yapılan herşey insanı mutluluğa değil huzursuzluğa, endişeye, güvensizliğe sürükleyecektir. Allah anıldığı, kalbe sevgisi tam yerleştirildiği zaman insan her işinde mutlu ve tatmin olabilir. Bunu Rabbimiz bir ayetinde bizlere şöyle haber vermiştir: