O gün halepçede katledilenler birazdan okuyacağınız ulemanın, şuhedanın torunlarıdır. Geçmişini bilmeyen geleceğine güvenle bakamaz.

 Kim mi onlar?

 Kudüsün gerçek sultanı Sultan Selahaddin Han'dır.

 Son zulüm asrının son müçtehidi molla Saidi Kurdi'dir.

 Şu yeryüzünde Allah kelamını en güzel okuyan insan onlardan olan Abdussamet Abdulbasıt'tır.

 Tıpkı Akşemseddin gibi atının ayağından seken çamurun bile Fatih Sultan Mehmedin nazarında değerli bulunduğu Molla Gürani (Gorani) dir.

 Nakşibediliğin Halidiye kolunun kurucusu Mevlana Halid'dir.

 Kürtler dilsiz değildir diye Mem u Zini kürtçe kaleme alan şeyh Ehmede Xane'dir.

 Brusk Baran


Tarihimizde Kürt mutasavvıflar

Müfit Yüksel-Yenişafak Gazetesi

Kürt tarihi ve sorununu ulusalcı bir bakış açısı ile okuyan çevreler, tarihin tüm devrelerinde, özellikle İslami devirde, Kürt varlığının ve kimliğinin inkar edildiği tezinden hareket ederek anachronic bir yaklaşım sergilerler. Bunlara göre İslâm tarihi tümüyle Kürtlere, Kürt kimliğine yönelik inkar ve yok sayma serüvenidir. Bu okuma biçimi, 1920'li, 30'lu yıllardaki tek-parti dönemi resmi ideolojisinin yaklaşımlarının ödünç alınmasından başka bir şey değildir. Bir de buna, Marxist literatür ve sloganların üçüncü sınıf kopyaları eklendiğinde durum daha da vahamet kazanır.

Geçen yazıda belirttiğimiz gibi, Kürtlerin İslamlaşmasından sonra, Kürtler arasından çok önemli şahsiyetlerin ortaya çıkıp, tarihte yer aldığını bizzat İslam tarih/literatür kaynaklarından tesbit edebiliyoruz. Kürtlerden, devlet ricali, hanedanlar yetiştiği gibi çok sayıda mutasavvıf ve meşâyihin de neş'et ettiği bilinmektedir.

Şeyh Halîl El-Kürdî'den sonra, Hâce Abdullah Çavpâre, Şeyh Ebubekir Yezdanyâr, Ebu'l-Hasan El-Urmevî, Şeyh Ebu'l-Hasan Kurdeveyh, Ebu Abdullah El-Mukrî, Ebu Abdilkâsım El-Mukrî, Ebu Abdullah Ed-Dineverî, Kâkâ Ebu'l-Kasr Bestî, Kâkâ Ahmed Sünbülî, Şeyh Ebu Tahir-i Kürd (Şeyh Ahmed En-Nâmıkî El-Câmî'nin sohbet arkadaşı olup, türbesi Bitlis'te Zeydan mahallesinde halen ziyaretgâhtır), Cemaleddin Lorî, Şeyh Câgîr, Ebubekir bin Hevâra, Şeyh Muhammed Eş-Şenbekî, Vefâiliğin pîri Tâcu'l-Arifîn Şeyh Ebu'l-Vefâ, Şeyh Suveyd Es-Sincârî, Şeyh Ali El-Kürdi, Ebu Muhammed Mâcid El-Kürdî, Yusuf El-Acemî El-Gorânî, Ömer El-Kürdî, Cuhlan El-Kürdî, Şeyh Ebubekir Ez-Zâhid El-kürdî, Şeyh Ali El-Harîrî, Yasir bin Ammar El-Bitlisi (Kübreviyye tarikatının kurucusu Necmeddin-i Kübra'nın şeyhidir); Yusuf bin Nebhân El-Eylûhî birinci, ikinci ve üçüncü tabakadaki, mütekaddimîn olarak bilinen ünlü Kürt mutasavvıflardır.(Bkz. İbn Serrâc Ed-Dimeşkî, Tuffahu'l-Ervâh Ve Miftâhu'l-İrbâh; İbnu'l-Mulakkin, Tabakâtu'l-Evliyâ; Molla Abdurrahman Câmî, Nefahatu'l-Üns Min Hadarâti'l-kuds; Abdülvehhâb Eş-Şa'rânî, Et-Tabakâtu'l-Kubra; Yusuf bin İsmâil En-Nebhânî, Câmiu Kerâmâti'l-Evliyâ).

Bunlar dışında, Şeyh İbrahim Zâhid El-Gilânî (Şeyh Safî/Şeyh Safiyuddin Erdebili'nin şeyhi), Seyyid Hüseyin El-Ahlâtî (Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin'in şeyhi, Mısır'da vefat etmiştir), Mevlana Molla Abdurrahman Camî, Hüsâmeddin Ali El-Bitlisi (İdris-i Bitlisî'nin babası, Bitlis'te Şeyh Ebu Tahir-i Kürd'ün türbesinde medfundur), Halvetiye'nin Cihangiriye kolunun kurucusu Şeyh Hasan Cihangirî, Şeyh Mahmud El-Urmevî ise Kürtler arasından yetişmiş müteahhirin olarak adlandırılan meşhur olmuş mutasavvıflarndandır.

19. yüzyılda ise Kürtler arasında bugün çok meşhur olan bir kısım tarikat pirleri de yetişir. Bunların en ünlüleri Nakşibendiliğin Hâlidiyye kolunun kurcusu Mevlâna Hâlid Eş-Şehrezorî El-Bağdâdîdir (Vefatı: Şam 1242/1827, Türbesi Şam'da Kasyon tepesindedir). Mevlâna Hâlid, Kürtlerin Câf aşiretinin Mikâilan koluna mensuptur. Bugün Türkiye başta olmak üzere Ortadoğu ülkelerindeki en yaygın tarikat Nakşibendiliğin Hâlidiyye koludur. Türkiyede bugün birçok dini cemaat-tarikat köken olarak Mevlana Hâlid'e dayanmaktadır. Ayrıca Mevlâna Hâlid hazretlerinin hulefasından Seyyid Taha El-Hakkârî En-Nehrî (Vefatı:1269/1852-53), Şeyh Yahya El-Mizûrî, Şeyh Osman Et-Tavîlî (Vefatı:1283), Şeyh Hâlid El-Cezeri, Şeyh Ali Es-Sebtî (Ünlü Şeyh Said'in dedesi), Şeyh Muhammed El-Firakî önde gelen Nakşibendi-Hâlidî kürt tarikat önderleriydi.

Yine bunlar dışında, Seyyid Sibgatullah El-Arvâsî (Vefatı: H.1287, Bitlis Gayda'da medfundur, Gavs-i Hizânî lakabı ile meşhurdur), Seyyid Fehim El-Arvâsi, Şeyh Abdurrahman Et-Tâhî (Vefatı: H.1304, Seyda lakabı ile meşhur olup, Bitlis-Norşinde medfundur); Şeyh Fethullah El-Verkanisî (Vefatı: H.1317, Türbesi Bitlis şehir merkezindedir), Şeyh Muhammed Ziyâuddin (Vefatı: H. 1342), Şeyh Ahmed El-Haznevî, Şeyh Muhammed Maşuk (Vefatı: Aralık 1975, Mekke'de medfundur), Molla Şeyh Hüseyin Mirahura, Şeyh Abdülhakîm El-Bilvânisi El-Kasrikî (Vefatı: 1972, Kahta-Menzil'de medfundur), Şeyh Salih Es-Sibkî, Şeyh Seyda Muhammed El-Cezerî, Şeyh Abdurrahman El-Aktepî, Şeyh Abdurrahman El-Hâmidî, Şeyh Fethullah El-Aynkâfî, Şeyh Abdülhakîm El-Arvâsî, Seyyid Şefîk El-Arvâsî, Erbilli Şeyh Es'ad Efendi (Vefatı: Menemen 1931), Şeyh Müşerref 19. ve 20. yüzyıllarda tanınmış önde gelen Nakşibendî-Hâlidî kürt şeyhleridir.

19. yüzyılda Kâdirî tarikâtinin iki önemli pîri de Kürttür. Şeyh Abdurrahman Hâlis Et-Tâlebânî ve Şeyh Nureddin El-Brifkâni. Şeyh Abdurrahman Hâlis Et-Tâlebânî (Vefatı: 1275, Kerkük'te dergâhında medfundur. Celâl Talabânînin büyük dedesidir.) Kürtlerin Zengene aşiretinden olup, Kadiriliğin Hâlisiyye kolunun kurucusudur. Bir çok eseri olup, Mesnevînin ilk onsekiz beytine yazdığı şerh ve Farsça-Türkçe yazdığı gazelleri ile ünlenmiştir. Oğlu Şeyh Rıza Talebani ise Arapça-Farsça-Kürtçe ve Türkçe yazdığı şiirleri ile bilinmektedir. Bu dört dilde yazdığı divanı 1946'da Bağdat'ta basılmıştır. Bugün,Türkiye, Irak ve Suriye'deki Kâdirilerin büyük çoğunluğu Hâlisiye koluna mensuptur. Şeyh Nureddin El-Brifkânî ise, aslen Seyyid Hüseyin El-Ahlâtî'nin neslinden olup, Dohuk'ta ikâmet etrmiştir.1268/1251 tarihinde vefat etmiş olup türbesi Dohuk'tadır. Yerine yeğeni Şeyh Abdülhamid El-Brifkâni postnişin olmuştur. Şeyh Abdülhamid aynı zamanda Erbilli Şeyh Es'ad Efendi'nin şeyhidir. Yine, Şeyh Abdülcelîl El-Bitlisî (Vefatı: H.1161, İstanbul-Eyüp'te Hatuniye dergahı haziresinde medfundur). Bitlisli Divân sahibi ünlü Mustafa Müştak Baba Kâdirî tarikatinin önde gelenlerindendir. İstanbul'da Bayrampaşa, Haydarhane ve Gümüş Baba gibi önemli dergahlar Müştak Baba silsilesine bağlıydı.

Bunlara baktığımız zaman bugün asıl inkar ve yok sayma politikasının Kürtleri tarihsizleştirmeye/köksüzleştirmeye çalışan ideolojik-ulusalcı çevrelere ait olduğu görülebilecektir.

 

 

İslam tarihinde Kürt uleması ve günümüze bakış

Kürtler arasından mutasavvıf-meşâyihin yanısıra, çok etkili İslam alimleri de çıkmıştır. Ebu'l-Ferec İbnu'l-Cevzî, El-Kâmil Fi't-Tarih sahibi İbnu'l-Esir, El-Câmiu Beyne'l-İlmi Ve'l-Ameli'n-Nâfi' Fi Sinâati'l-Hiyel adlı ünlü eserin sahibi Ebu'l-İzz bin İsmail Er-Rezzaz El-Cezerî,, Matâli' sahibi Sirâcuddin El-Urmevî, ünlü muhaddis Mukaddime-i İbn Salâh müellifi Takiyuddin İbn Salâh Abdurrahman Eş-Şehrezorî, ünlü kıraat alimi Ebu'l-Hayr Muhammed El-Cezerî (100'ü aşan eserlerinin 30'a yakını Kıraat ve Kur'ân ilimleri ile alakalıdır. 20 civarında da Hadis ilimlerine ait eser bırakmıştır. H.833/1429 tarihinde Şiraz'da vefat etmiştir), Ebu İshak Eş-Şehrezorî, Ebubekir el-İmâdî, Ahmed bin Muhammed Ed-Dineverî, Vefeyâtu'l-A'yân sahibi ünlü İbn Hallikân, Ahmed El-Hakkârî, Huseyin bin Saad El-midî başta gelen Kürt alimleriydi. Yanısıra, Orhan Gazi devrinin müftüsü -sonradan Hayreddin Paşa lakabını alan- Tacuddin El-Kürdî (Bursa'da bir medresesi, Kirmasti'de de yaptırdığı bir köprüsü vardır), Fatih Sultan Mehmed'in hocası ünlü Şeyhülislâm Molla Şemseddin Ahmed El-Gürâni (Gorani, vefatı: H.893, mezarı Fatih-Fındıkzade civarında, kendi mescidinden bugüne gelebilen haziresindedir), Şeyhülsilâm Ebussuud Efendi (vefatı:982, mezarı Eyüp'te kendi mektebi avlusundadır. Ebussuûd Efendi'nin Kürtlüğü konusunda bkz. Tarih-i Peçevî, Matbu Nüsha, C.1, Shf.55), Tâcu't-Tevârih müellifi Şeyhülislâm Hoca Saadeddin Efendi (Vefatı: H.1008, mezarı Eyüp'te Saçlı Abdülkâdir Camii haziresindedir), Şeyhülislâm Hoca Saadeddinzâde Şerif Mehmed Çelebî (vefatı: H.1024, Eyüp'te pederinin yanında defnedilmiştir), Şeyhülislâm Hoca Saadeddin Efendizâde Mehmed Es'ad Efendi (Vefatı: H.1031, kabri Eyüp'te babasının kabri yanındadır), son şeyhülislâmlardan Haydarîzâde İbrahim Efendi (1922'de saltanatın kaldırılmasının ardından Bağdat'a gitmiş olup, 1933'te orada vefat etmiştir) Kürtler içinden yetişmiş şeyhülislâmlardı. Bunlara ilaveten, Muhammed bin Abdürresul El-Berzencî (Vefatı: H.1014, Medine'de medfundur. Bu zâttan sonra 1930'lu yıllara kadar Mekke ve Medine'de Şâfii müftüleri/kadıları hep Berzencî ailesinden çıkmıştır), Burhaneddin İbrahim El-Gurânî, Bursa Ulu Cami müderrisi Kürdî Mehmed Efendi, Molla Salih El-Kürdî, Mevlana Seyyid Sibgatullah El-Haydarî, Seyyid Abdülkerîm El-Berzencî, Muhammed bin Adem El-Kürdi El-Bâlekî, Kâtip Çelebî'nin hocası / Ayasofya müderrisi Kürt Abdulllah Efendi, İmam-ı Sultanî ve Boğaziçi'nde Vâniköy'e adını veren Vânî Mehmed Efendi, Şeyh Muhammed El-Gezîrî, Molla Halîl El-Es'ardî (30'a yakın Arapça ve Kürtçe eserin sahibi ve çağının en büyük İslâm alimlerinden olup 'allâme' olarak anılırdı. Tefsir, sarf-nahiv ve lügatla ilgili eserlerinin yanısıra Arapça ve Kürtçe kaleme aldığı Nehcu'l-Enâm adlı eseri ile de ünlenmiştir. Tefsiri ve mantıkla ilgili eserleri basılmıştır.Vefatı:H.1257/1841, Türbesi Siirt şehir merkezindedir), Harputlu Allame Kürt Abdurrahman Efendi, Şerhu'l-Velediyye müellifi Abdulvahhâb El-midî, Taha El-Gorânî, Şeyh Hâlid bin Süleyman Eş-Şirvânî El-Orekî (çağının Taftazânîsi olarak anılmış, zamanının ferîdi ve çok büyük bir kelâm alimiydi. Aynı zamanda Seyyid Şeyh Sibgatullah El-Arvâsî'nin hulefasındandı. 1293/1877-78 Osmanlı-Rus harbinde Erzurum cephesinde şehid düşmüştür), El-Mecdu't-T'âlid müellifi İbrahim Fasih El-Haydarî... Bu saydıklarım 19. Yüzyıl sonuna kadar önde gelen Kürt ulemasından bazılarıydı.

20. Yüzyıl'da ise, Risâle-i Nur müellifi Üstad Bediüzzaman Said En-Nursî (Vefatı:Urfa-1960) Hazretlerinden başlayarak birçok tanınmış ve İslam dünyasında etkili olmuş Kürt alimleri yer almıştır. Şeyh Alaadin El-Ohînî (Vefatı:1949), merhum pederim Allâme ve nıhrîr-i zaman Molla Sadreddin Yüksel (Vefatı:2004, İstanbul), Molla Ramazan El-Butî (Vefatı:1992) ve oğlu Said Ramazan El-Butî, Allâme Molla Abdülkerîm El-Müderris (Son dönemde Bağdat'taki en büyük Şâfii fakihi ve müftüsü idi.Vefatı, Bağdat, 2005), Şeyh Mazhar El-Ohînî, Şeyh Cevâd El-Berzencî (kabri, İstanbul Fatih Camii haziresindedir), Buhari mütercimi Babanzâde Ahmed Naim (Vefatı: İstanbul 1934, kabri M. Akif Ersoy'un kabri yanındadır), Büyük Şafii fakîhi Molla Muhyiddin El-Havilî (Vefatı:1988), Divan sahibi Molla Zahir-i Tendureki, Seyyid Ali El-Findikî, Kamışlı Müftüsü Şeyh Ahmed Ez-Zivingî, Suriye müftüsü Şeyh Ahmed Kiftaru, Tefsir sahibi Şeyh Osman-ı Halepçe, Molla Hüseyin Küçük, Molla Salih El-Butî, Molla Hacı-yı Lice, Diyarbakır Müftüsü Molla Halil Efendi, Ahmed Meylani, Molla Ahmed El-Koğî, İbn Abidîn mütercimi Mazhar Taşkesenlioğlu, Molla Hasip Seven, Mehmed Emin Er Hoca, eski Çanakkale müftüsü Molla Muhammed Şirin, Doğubeyazıtlı Molla Musa (Geçit) El-Celâlî çağımızda Kürtler arasından çıkmış tanınmış büyük İslâm alimleridir. Bunların yanısıra, 20. Yüzyıl'da Kürtler arasından, Mısırlı ünlü şair Ahmed Şevkî, Ezher Ulemâsından Mahmud Abbas El-Akkad ve Necmeddîn Emin El-Kürdî, ünlü Hâfız Abdülbâsıt Abdüssamed, Abdürrahîm Rahmî Zapsu, Mutkili Halil Hayali, Irak Başbakanı Nuri Said Paşa, Muhsin Abdülhamid gibi önemli şahsiyetler de yetişmiştir.

Konuyla alakalı üç makalede de sıralamaya çalıştığım gibi; sadece bu isimler bile gözönüne alındığında, Kürtlerin İslam tarihi boyunca,önemli roller üstlenmiş bir topluluk olarak asırları aşan İslâm medeniyetinin hayati bir parçası olduğu anlaşılabilecektir. Kürt halkı İslâm coğrafyasında İran içlerinden Akdeniz'e, Güney Kafkasya'dan Irak'ın Erbil ve Süleymaniyesine kadar uzanan geniş bir coğrafyada, gerek tarihi misyonu, gerekse birkaç dilli bir topluluk olmasıyla tüm Ortadoğu ve Anadolu coğrafyasında, Eyyubiler devrinden çok daha güçlü bir şekilde, kültür, ilim ve medeniyet taşıyıcılığında öncülük/önderlik yapabilecek güçlü bir potansiyel enerjiye sahiptir. Bu özellikleriyle Hint alt-kıtasından Adriyatik'e kadar geniş bir coğrafyayı etkileyebilecek, öncü olabilecek potansiyeli barındırmaktadır.

Ancak , 20. Yüzyıl'dan, soğuk savaş döneminden kalma geç kalmış etnik-ulusalcılar bu görüşe dayalı ideolojik/ulus-devlet özlem ve hırsı ile Kürt halkını sancılı maceralara sürüklemektedir. Bu şekilde, Kürtleri İslam coğrafyası / medeniyetinin onurlu-öncü bir üyesi olmaktan koparma çabası Kürt halkının geleceğini ipotek altına alıp, ihtiraslar uğruna dar alana hapsetmeyi hedeflemektedir. Bu milleti küçük ulus-devlet özlemlerine tutsak etmeye çalışan akım ve örgütlenmeler, genç nesil üzerinde zihni gettolaşma oluşturarak, bağrından asırlarca alim, meşâyih ve mütefekkir çıkartmış bu halka İslami geleneğini, zengin medeniyet ve kültür birikimini unutturarak, adeta hafızasını silmek suretiyle tarihsizleştirip, jakoben-dayatmacı bir anlayışla, Türkiyede tek-parti dönemi projelerine öykünerek tümüyle yapay bir toplum inşasını amaçlamaktadır.

İslam/din karşıtı ulusalcı çevre ve örgütlenmelerin; Kürt halkını 'özgürleştirme, bindestilikten kurtarma' adına aslında ebedi bir esarete mahkum etme çabası içerisinde oldukları bilinmelidir.

Son olarak makalemi Kürtçe bir cümle ile sonlandırıyorum.. Qetandina Kurdan ji İslâmiyeté nabe sebeba azadi o xilasbuna wan, çan ko Seydayé Mele Saidé Bediuzzeman di bije belki be di bibe xiravbuna heyata wané him dünyewi him ji ebedi. (Türkçesi: Kürtlerin İslâmiyetten kopması, onların özgürleşmelerine ve kurtuluşa ermelerine sebep olamaz. Bediüzzaman'ın dediği gibi: Hem dünya hem de ebedi hayatlarını harab etmeye yol açar.)

 

Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×