Gayb bilgisi; insanın normal şartlarda bilemeyeceği, geçmiş ve gelecek zamana ait haber anlamına gelmektedir. İman edenlerin bir özelliği ise Rabbimiz’in Kuran’da haber verdiği gayb bilgisine iman etmektir. Sonsuz ilim sahibi olan Rabbimiz, tüm gayb bilgilerine sahip olandır. Ve Allah, bu bilgilerin uygun gördüğü kadarını, seçtiği kişilere öğretmektedir.

“O, gaybı bilendir, Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona mutalı kılmaz). Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka…” (Cin Suresi, 26-27)

Halk arasında gayb bilgilerinin sırf geleceğe dair olduğu bilinmektedir. Oysa geçmişte ve gelecekte yaşanmış ve yaşanacak olan olaylar gayb haberleridir. Rabbimiz bazı gayb haberlerini seçtiği kişiler veya melekleri aracılığı ile insanlara bildirmektedir. Örneğin Rabbimiz, Hz. Muhammed (sav)’e melekleri aracılığı ile bazı gayb bilgilerini haber vermiştir. Peygamberimiz (sav)’in ahir zamanda yaşanacak olayları bilmesi gayb haberlerindendir.

"Bunlar: Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir." (Hud Suresi, 49)

Müminler, Allah’ın sonsuz ilminin yanında kendi bilgilerinin ne kadar sınırlı olduğunun bilincindedirler. Bu yüzden bilemedikleri, kavrayamadıkları çok fazla konunun Allah katında saklı olduğuna iman ederler ve teslim olurlar.

Seçilmiş olan peygamberler ve uyarıcılar, diğer insanların sahip olmadığı bilgilere Allah’ın izniyle vakıftırlar. Bu yüzden bilinmeyen bazı olaylar hakkında bilgi verebilmekte, olayların arka planını daha net görebilmektedirler. Örneğin Hz. Hızır, bu ilme vakıf olan kişilerdendir. Kuran’da bir kıssada haber verildiği üzere, Hz. Musa’ya yardımda bulunmuş, onun dahi bilmediği bir ilmi kullanmıştır. (Kehf Suresi, 65-82. ayetler arasında bu konuyu haber veren kıssa bulunmaktadır)

Kıssada haber verildiği üzere, Hz. Hızır Allah’ın verdiği bu özel ilim vesilesi ile, hiç kimsenin tahmin edemeyeceği olayların iç yüzünü önceden bilmektedir. Buna bağlı olarak da güçlü tedbir kararları verebilmektedir. Ancak bu ilmin mahiyetini tam olarak takdir edemeyen ve olaylara düz mantıkta bakan kişiler, olayları idrak edemedikleri için telaşa kapılabilmektedirler.

Bazı insanlar da, cinlerin kendilerinden gelecek veya geçmiş ile ilgili bilgiler verebileceklerini sanmaktadırlar. Oysa cinler de Allah’ın dilemesi ile hareket ettikleri gibi, Allah dilediği kadarını bilmektedirler. Bu konuya güzel bir örnek Hz. Süleyman kıssasında şöyle geçer:

"Böylece onun (Süleyman’ın) ölümüne karar verdiğimiz zaman, ölümünü, onlara, asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi. Artık o, yere yıkılıp-düşünce, açıkça ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılanıcı bir azap içinde kalıp-yaşamazlardı." (Sebe Suresi, 14)

Çevremizde çokça rastladığımız falcı takımın ise gayb ile ilgili verdiklerini bilgilerin de bir aslı yoktur. Bu insanlar bunun için bazı inkarcı cinleri kullanmaktadırlar. Allah’ın gücünü takdir edemeyen insanlar ise faldan medet umabilmektedirler. Allah’ın kaderine teslim olmadıkları için de, bir takım boş korkulara kapılabilmektediler. Sonucunda da basit, hurafe davranışlar göstermektedirler.

Samimi olarak Allah’a inanan insanların bilmesi gereken ise; Rabbimiz, kaderi en güzel şekilde yaratmıştır. Ve Allah her insan için kaderi en mükemmel şekilde belirlemiştir. Bunun için Müslümanın tedirginlik, korku, hüzün ve endişe yaşayabileceği hiçbir konusu olmamalıdır.

gaybın anahtarları O'nun Katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. (En'am Suresi, 59)

 
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×