Yazarlar:
31 NUMARALI REKLAM ALANI
Bahcenin Ustasi 2:  ”Kullerinden yeniden dogmak”

Cok yogun, uzuntuler icinde gecirdigi gunun gecesinde, cirak bir ruya gördu. Ruyasinda daha önce hic görmedigi bir kus surusunu bahcesine konarken gördu. Hepsininde genis renkli kanatlari vardi. Gunes altinda, kuslarin tuylerinde binbir guzelikleri yasadi. Sonrada bu tuhaf kuslar, geldikleri gibi gunes isiklari altinda, gökyuzunde yitip gittiler. Onlarin arkasindan bakarken,  havlu dibinde inleyen, gucsuz  bir  kus gördu, ona  yaklastikca ,  bitkin kus gittikce kendisine dönusuyordu bi an urktu. Ve havlu dibinde kendisini , bitkin ve yanliz hisseti.

Gun icinde ruyasini, kuslari dusundu, hic bir anlam cikaramamisti. Aksama dogru emailini actiginda, ustam dedigi, cok sevdigi arkadasindan hic beklemedigi bir email gelmisti. Email’de hic bir yorum yoktu, sadece bir hikaye yaziliydi. Hikayenin ismi “kullerinden yeniden dogan simurg”du. Sasirmisti,  ellerini, yuzunde dolastirdiktan sonra, zayiflamis gözlerini kisip, emailini merakla okuyamaya basladi. Nasil olabilir diye dusundu, bu mumkunmuydu?

Kullerinden yeniden dogmak

ankaaaCok zaman önce kuşların hükümdarı olan Simurg Anka kusu , Bilgi Ağacının dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında herhangi bir şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg hic bir zaman gelmemis. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Kendilerinden umudu kesen, kendilerine olan inanclarini yitiren Anka kuslari, toplanip Simurgu aramaya koyulmuslar. Hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. Ancak nedense Simurg yuvasini kaf daginin eteginde kurmus.Oraya varmak icin daglari yedi kat gögu gecmek gerekirmis Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş. Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Altıncı Vadi "şaşkınlık", yedinci vadi "yokoluş" vadisiymiş. Kaf Dağına vardıklarında geriye otuz kuş kalmış. Simurg’un yuvasını bulunca öğrenmişler ki "Simurg Anka","Otuz Kuş" demekmiş. Ve kutsal olan simur kuslari kendileriymis.

Arkadasi hikayeyi Ömer hayyamdan bir beytle bitirmisti.

Insanin  yureginde her dilek

Anka kusu gibi gizli gerek

Damla nasil inci olur denizde?

Tabbiki sedefler icinde gizlenerek

Cirak emaili okuyunca  sakinlik gecirmisti, bir sey anlamadigini hissedip,  hikayeyi tekrar okudu. Bu beytle arkadasi kendisine  ne anlatmak  istiyordu. Kizdi. Genede arkadasnin kendisine mutlaka bir seyler anlatmaya calistigindan emindi. Simurg anka hikayesi cok gecmeden uykusuz, yorgun  gözlerinde kaybolup gitti. Kendisini cok yanliz hissediyordu, kalkip salonda dolasmaya basladi, iste  o an, simsekten koparcasina kopup gelen kötu dusunceler beyninde ust uste yigilinca, dusuncelerinin esiri oldu. Basi döndu, yigilacakken, ellerini önundeki masaya dayadi. Karsisindaki aynada, kendisiyle yuz yuze gelmisti. Göz bebekleri irilesmis, kan yuzune sicramisti. Kendi göruntusu aynada gittikce bulaniklasiyordu. Kötu dusunceler, korkular , azgin dalgalar gibi uzerine yigildikca boguldugunun hisssine kapildi. Kalbi gögus kafesinde, caresiz bir esir gibi cirpiniyor, bir dusmani bekler gibi donuk gözlerini, etrafinda dolandiriyordu. Sert bir tekmeyle, bogulma hisi altinda, oda kapisini acip, banyoya yöneldi,  su icmeliydi. Yoksa delireceginden, kontrollunu kaybedeceginden  emindi. Ani bir bas dönmesiyle yere yigilip, kaldi. En buyuk dusmanim dedigi endise, kaygiyla (anxiety) yeniden yuzyuze gelmisti. En korktugu seyde buydu, kaygiyi tekrar yasamak. Dusuncelerinden, kaygidan korkmamayi ögrense, bir cok acidan kurtulacakti.  Doktorlar beyin emarini(MR) cekmis hic bir sey bulamamislardi. Bir cok doktordanda mide ilaclari , yuksek tansiyon ilaclari almisti ama o hic kimseye kendisini dinletememisti. Icimdeki kaygiya, korkuya, suphecilige tani koysalar, bunlarla nasil bas edecegimi anlatsalar duzelerim  diyordu.  

Aniden uzaktaki arkadasinin kendisine söyledilerini hatirladi”kötu dusunceleri kendi iradenin altina almasan , bunlar hastalik gibi vucudunun butun her hucresine yayilip seni zehirler. Seni  zehirleyen bu dusuncelerden kurtulmanin en önemli yollarindan birisi, herkesin bizi sevemiyecegini kabul etmenden gecer. Ayni zamanda sevildiginide kabul edip hatirlamalisin. Sevilmedigini kabul etmek nasil korkunc bir seydi.  Arkadasi kendisine bunu kabul ederse,  sagliginda ciddi duzelmelerin olacagini söyluyordu. Zaten cektigi en buyuk izdirapta sevilmemek, insanlarin arkasindan konustuguna inanmasiydi. Insanlarin kendisini sevmeleri icin yillarca her ihtiyacini gözardi etmis, genede kimseyi memnun edememisti. Kendisine korkak diyordu, ben aslinda baskalarina gerekli anda HAYIR diyemiyecek kadar korkak birisiyim diyordu.

Yogun dusunceler arasinda yorgun dusunce, sandelyesini bahceye bakan pencereye cevirip,vucudundaki butun kaslari gevsetip, uc derin nefes alip verdi. Rahatlamisti. Gözlerini kapadi, terlenmis anlina dusmus islak saclarini duzeltip , yuzunu esen yele verdi. Sonrada huzura kavusmak icin icinden anlamsiz bir kelimeyi tekrarladi, sonrada kendisini umutlandiracak bir dizi guzel kelimeleri kendisine söyledi. Ic dunyasina  huzur gelince Nisan ayinin soguk kokan ruzgarini yuzunde hisseti, hic farkinda olmadan  dudaklarindan mevlananin cok sevdigi  su misralari dustu:

Düşman saçmasapan lâflar eder,
duyar can kulağım.
Benim için kötü şeyler düşünür,
görür can gözüm.

Üzerime köpeğini salar,

ısırır köpek ayağımı,

çok acılar çekerim, çok.

ben Köpek değilim,  ısıramam,

      ısırırım dudağımı. (Mevlana)

Gözlerini acinca  tam karsisinda yikilmis, köy cocuklarinin yazlari oynamak icin gecit yaptiklari bahcenin duvarina bakti. Bahcenin duvarlari yikilmis, bir kac agactan haric hepsi ölmustu. Nasil iyilesecekti, bir an umutlari bitiverdi. Bir an,  bu bahce , yeni bir hayat ve bu insanlar bana nasil yardim ederler diye dusundu.   Belkide yarindan itibaren  kapiya tekrar kilit vurup, geri dönecekti. Birden, simur hikayesinden Altıncı Vadi "şaşkınlık", yedinci vadi "yokoluş" vadisiymiş sözlerini hatirladi Zihni aydinlanmisti. Eger kapiya kilit vurup dönerse,  saskinlik ve yokolusa teslim olup bahcesinin ustasi olmadan geriye dönecekti.  Sonra hikayeyi bir daha okudu yuzu sevincten isimisti, ici umut doldu, ani bir karala hayir dönmeyecegim dedi. Ve söyle dusundu”Kuslar butun gucleri icinde barindiran Simurg anka kusunu beklerken, kendileri yola cikmis, yola cikan binlerce kustan sadece otuzu butun zorluklari asabilmislerdi. Kaf dagina ulsatiklarinda ise öyle bir kusun olmadigini ,   aslinda kendilerinin birer kutsal simurg olduklarini anlamislardi. Cirak mutluluktan basini sallayip pencereden disari bakti, yani hikayenin bize söylemek istedigi suydu: teslim olmadan, her zorluga karsi mucadele eden,  tehlikelere karsi teslim olmayan her kimse  birer kutsal varlikti. Esas tehlike ise, insanin  her zaman baskalarina umut baglamasiydi.

 

Nefes alisverisleri duzeldi, vucut kaslari gevsedi, kilitlenmis bilincini yerine geldi. Umut dolu kelimeleri yavas yavas tekrarladi, tanrisinin kendisini korudugunu hisediyordu. Yanliz kalmadigini hisedip, kendisine guven duygusu gelmisti. Ne yapacakti ozaman? Daha nekadar aci cekecekti? O an arkadasinin söyledikleri aklina geldi bugun son gunun olsaydi ne yapardin? Bundan sonra artik hergun kendisine bu soruyu soracakti. Icine bir mutluluk dagildi, yasamak istiyordu. Mirildanmaya basladi; eger bugun son gunum olsaydi, cocuklugumdan baslayip bugune dek beni uzen, kisiligimi etkileyen her seyi yazmak isterdim. Öyleyse bugun hayatimi yazmaya baslayacagim diyerek sevindi. Bunu arkadasina mutlaka yazmaliydi.

Pencereden umutla disariya bakarken, ruzgar acik penceren iceriye girip bozkirin butun guzel kokularini kendisine  tasidi. Hic bir sey dusunmeyerek sadece butun duyulariyla kokuyu hissedip, doganin bir parcasi oldugunun fark etti. O an tavanda, daireler cizerek ucan, uzun renkli bir tuy gördu. Tuy omuzlarina carpip ayaklarinin dibine dusmustu. Urperdi, gözlerini kapatip,  tekrar bakti, tuy ayaklarinin dibindeydi.  Kus tuyunu alip merakla bir daha bakti,  rengarenkti. Bir an bu Simurg ankanin tuyu olabilirmi” diye dusundu. Sonrada simurg anka(phoneix)kusunun burda yasamadigini hatirladi.  Ertesi gun tuyu cerceveletip duvara asti. Her umutsuzluga dustugunde ise bu tuye bakacak,  simurglarin mucadeleseinden guc alacakti.  

Arkadasindan aksama dogru cok kisa bir email geldi:

Merhaba arkadasim! aci cekerek iyileseceginden eminim, hayatin icinde acilarin oldugunu kabul etmelisin, ne yaparsak yapalim bazi seyleri kontroll edemeyiz ve gecmisi degistiremeyiz. Degismek istemeyen insani ise degistirmen imkansiz. .Bunu kabul etmen seni rahatlatacaktir. Unutmaki batikliktan haz alan sinegin konagi hep ordadir. Ordan cikmak istemez.Bugunden itibarenbutun gucunle dikkatini icinde yasadigin zamana vermelisin, cunku tek gercek icinde bulundugun zamandir. Eger hep gecmiste yasarsan bu anida yitirirsin, butun iliskilerinide zedelemis olursun. Kucuk mutlu anlarin toplami ise koca mutlu bir hayat oluverir. Unutmaki bize aslinda aci cektiren, kisiler ve olaylar degil, bu olaylar hakindaki kendi olumsuz yorumlarimizdir(Epikturesin, yaklasik 2300 yil önce yasamis bir yunan filosofu). Ömer hayyamda ayni gercegi dile getirmektedir.

Dunya dedigin bir bakisimizdir bizim

Ceyhun nehri bir kanli gözyasimizdir  bizim

Cehenem , bosuna dert cektigimiz gunler,

Cennetse gun ettigimiz gunlerdir bizim(Ömer Hayyam)

 

Unutma dunyadaki cennetin ve ceheneminde senin ellinde. Bir kisi yada  bir olay hakinda negativ dusuncelere saplanirsan,  unutmaki sadece bir yorum degil,  bir kac yorum vardir . Kötu anilari beyinde tekrarlamak ise  kötu bir aliskanliktir.  Bahcenin ustasi olmak icin iyi bir bekci olmayi ögrenmelisin. Eger kaygilarin, sana yapilan hakaretler, zihinsel bir aliskanlik gibi geri dönup  geliyorlarsa, hala iyi bir bekci degilsin.  Bizi endiselendiren , korkutan dusunceler,  bahcendeki zararli otlar gibidirler . Sen izin verdikce dusuncelerin bahcendeki yabani otlar gibi iradeni elle gecirirler.  Unutmaki yabani , zararli otlardan  kurtulmak isterken yorulacaksin, bitkin dusecegin gunleri kabul etmelisin. Iste tam ozaman, zihninin perdesinde hep basaracagini canlandir. Bu basarmak icinde yasadigin zamani ve ani kutsal görmelisin,  her gun   seni iyilestirecek mutluluklar yakalamalisin. Bunu aliskanlik edinirsen ne gecmise nede gelecege saplanirsin ve  tek gercek olan bu zamani yasarsin. Bunu yapmak icinde butun gucunle, dikatini gun icinde olumlu seylere yöneltmelisin.  Kendine iyi davranmalisin.

 Ben senin baskalarina karsi cok iyi , ama kendine karsi dostca davranmadigini hissediyorum. Gelecek emailimde arkadasima  bir cicegi anlatacagim, yarin bahcende   o cicegi arayabilirsin.  O cicek seni cok yoracak,  ve sana cok sey ögretecek.

Bol selamlar bizim icin önemli oldugunu hatirla.

 

Cirak sasirmisti, Sasirdi bir cicekten ne ögrenebilirdiki? Sabah erkenden bahceye kostu........

 

Not: Anka kusu, dunyanin bir cok kulturunde efsane kus olarak bilinir. Efsaneye göre, bu kus uzun yillar yasadiktan sonra ölumune dogru cali cirpi toplayip yuvasini yapar, sonrada kendisini yakar, ve kullerinden yeni bir yumurta dogar, bu sekilde bu kutsal kus kullerinden tekrar dogmus olur.  Ortadoguda ise bu kus  cennet kusu olarak gecer, kurtlerin unlu ozani Feqi Teyran butun hayatini bu kusu bulmaya adamistir. Oyuzden o kuslarin ilk ve son ozani olarak bilinir.  Herkese bol selamlar.

Anahtar Kelimeler
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

KADINLAR İKİNCİ SINIF VARLIKLAR DEĞİLDİR
KADINLAR İKİNCİ SINIF VARLIKLAR DEĞİLDİR

Haberi Oku