Yazarlar:
31 NUMARALI REKLAM ALANI
Aygün'e göre CHP'nin başarı puanı

Nuriye Akman'ın röportajı

Sinan Aygün'le Çukurambar'daki "benim dinlenme yerim" dediği, iki bine yakın irili ufaklı, rengarenk tesbihini sergilediği dairesinde görüştük.

Aygün, Kelkit'li olmasına rağmen politikaya girme kararından sonra hemşehrisi olmakla gurur duyduğu Aydın Doğan'la görüşmemiş. Bunun nedenini "Arkamda belli bir medya grubu var diye düşünülsün istemedim. İnşallah seçilirsek Aydın Bey'e gideceğim. O da zaten beni arar" sözleriyle açıkladı ve ekledi: "Aynı sebeple Demirel'le de görüşmedim."

Aygün, hasbelkader İngiliz Dili ve Edebiyatı okumuş, ancak mezuniyetin ardından branşıyla hiç ilgilenmemiş. Şimdi İngilizceyi yemeğini yiyecek, yolunu bulacak kadar biliyor ama edebiyatı konusunda hiç bir fikri yok. Bıyıklarını, eşinin arzusu üzerine geçen yıl Temmuzda kesmiş. Giyinmeyi çok seviyor. "Benim gece hayatım yoktur. Gidip bir yerde bir milyar iki milyar hesap vermem. Benim tek masrafım giyimdir" diyor.

Ortaokuldayken subay olmak istiyordu. Ama okul müdürü onun Kuleli'ye başvurmasını engelledi. "Sen asker olma, tüccar ol" dedi.

Bugün geldiği noktadan çok memnun. "Pişman değilim asker olmadığıma. Paşa olsan ne olacak. İki buçuk milyar maaş alacaksın. Paşalık da bitiyor bir süre sonra. Ama ticaret erbabı 100 yaşına kadar devam eder, Allah ömür verirse" diyor.

Peki başka ne diyor? Aygün'ün dünü ve bugünü üzerine tartışma yaratacak diğer detaylar söyleşimizde.

-CHP'nin geçmişinde bir emeğiniz yok. Buna rağmen hazıra kondunuz. Üçüncü sıra adaylığı size Milli Piyango'dan adeta yüksek ikramiye çıkması gibi mi oldu?

-Hayır. Benim on yıldır söyleye geldiğim sloganların CHP'nin sloganlarından farkı yoktur. Benim şu anda uygulanmakta olan ekonomik modele tepkim, 2006'nın sonlarında başladı. 2007'de bu dozu arttırdım. 2008'in ilk beş ayında bağırmaya başladım. Bakın duvara tosluyoruz. Ülke çok kötü gidiyor. Her an bir kriz gelebilir. Türkiye bunu kaldırmaz diye diye geldim. 2008'in 1 Temmuz'unda gözaltına alındım.

-Bunları söyleyip yaşamanız, CHP'ye paraşütle indiğiniz gerçeğini değiştirir mi?

-Ben 14 yıl oda başkanlığı yaptım. Ondan dört yıl evvel de Ankara Ticaret Odası meclis üyeliği yaptım. Bir sivil toplum örgütünün siyasetin içinde yer alması 18 yıl geriye gittiğiniz zaman mümkün değil. O zaman ticarete, nasıl para kazanırıza yoğunlaşmış vaziyetteydim.

-CHP sizsiz eksik kalır mıydı bu dönem olmasaydınız?

-Yoo, CHP hiçbir zaman bu anlamda bir eksiklik duymayabilir. CHP'nin çünkü kendi kadroları, kendi vizyonu, buna yeterdi.

-Partiye ne katkınız olacak öyleyse?

-İş aleminin sorunlarını en iyi ben biliyorum. Benim iki şapkam vardı. Bir, Ankara Ticaret Odası Başkanlığı. Diğeri Odalar Borsalar Birliği Konsey Başkanlığıydı. Konsey başkanlığında 63 oda bana bağlıydı. Ankara'nın da, İzmir'in de, Antep'in de sorunlarını biliyorum.

-Bu yüzden mi çağrıldınız yani?

-Sorunları iyi bildiğim için, çözümleri de iyi biliyorum. Bunun için çağrıldım. İş aleminden Cumhuriyet Halk Partisi'nde benim projeksiyonumda başka adam yok. Tecrübe çok önemlidir.

-Herkes için değil! Partinizde bir çok insan adaylığınıza karşı çıktı. CHP'nin sırtında ağır bir yük olduğunuz yorumları yapıldı. Partiniz sizi taşıyabilecek mi?

-Taşıdı, aldı, kaldırdı, uçurdu bile. Örgütleri geziyorum. Genel merkeze gidiyorum. Oradaki insanlarla beraber oluyorum. Bir buçuk aydır gitmediğim ilçe örgütü, görüşmediğim Ankara delegesi kalmadı. Bir tane tepki, gelip de "kardeşim senin burada ne işin var?" diyen yok.

-Süheyl Batum ile karşı karşıya kalsanız söylerdi muhakkak.

-Adaylık süreci öncesi de, sonrası da Süheyl Batum ile birkaç sefer görüştüm. Bana herhangi bir tepkisi olmadı.

-E ne yapsın artık, yaptı itirazını, dikkate alınmadı. Sadece o da değil 38 kişi var sizi istemeyen. Hiç merak etmediniz mi sebebini?

-Hiç etmedim. İsimlerini bile merak etmedim. Niye? İnsanım ben. Vücudumda kan var, su var. Duyarsam belki çay ısmarlamam, bana hayır dedi diye. Ben işime devam ediyorum. Partiyi 22 ile aldık. Eğer bunu 23 yaparsak bu başarıdır. Çünkü üstüne bir puan koymuşuzdur.

-Çok düşük gördüm ben sizin başarı ölçünüzü.

- 22'den 23'e çıkarsa başarıdır. Ama bizim hedefimiz burada 30 ve üzeri. Ben kendimi 30'a ayarladım.

-23'de kalırsa partide bir genel başkanlık sorgulaması başlar mı?

-Hayır. Bunu düşünmek bile istemiyorum. Çünkü ben ticaret kökeninden geldiğim için şirketi 23 milyar dolar sermaye ile almışım. Altı ay sonra 24 milyar dolar olmuş sermayem. Bence başarısızlık olmaz. Ama AKP'nin anketinde bile bu parti 28, 29 gözüküyor.

-Size aslında birinci sıra sözü mü verilmişti?

-Hayır. Genel başkana söylediğim şu: Seçilebileceğim bir sıra, ancak benim önüme yazacağınız kişilerin benden kariyer, titr, vasıf olarak üstün kişiler olması lazım.

-Kim var sizin önünüzde?

-Gülsüm Bilgehan var. Partinin genel başkan yardımcısı. Benden kıdemli, tecrübeli. İnönü'nün torunu. İki, İzzet Çetin var. Genel başkan yardımcısı. Yeni CHP'nin kurucularından biri. Artı, benden çok eski CHP'li ve sendika genel başkanlığı yapmış. Üçüncü sırada ben varım. Benim şartım buydu.

-Hem beni partiye alın diyorsunuz, hem de şart öne sürüyorsunuz öyle mi?

-Hayır. Genel başkan ile bizim muhabbetimiz, çok öncelere dayanır. Genel başkan milletvekili olmadan önce, maliyedeyken muhabbetimiz var. Sayın genel başkanım vatandaşın vergisini koruma derneği başkanıydı. Kendisiyle birçok proje yaptık. Birçok panel yaptık, sempozyumlar gerçekleştirdik. Parlamentoya girdikten sonra irtibatımız kopmadı. Bana senin siyasette olman lazım dedi.

-Ne zaman dedi bunu?

-2006'larda, 2007'lerde, 2008'lerde. Cezaevine girmeden evvel. Çıktıktan sonra sağolsun Cumhuriyet Halk Partisi, başta genel başkan Deniz Baykal olmak üzere, Kemal Kılıçdaroğlu, Önder Sav, Hakkı Süha Okay hep sahip çıktılar bana. Geldiler, gittiler. Gözaltına alındığım gün odada bulundular. Ertesi gün bir daha geldiler. Eşimle ilgilendiler. Bize moral ve destek verdiler. Bir çok dostum telefonlarından benim ismimi sildiler. Benim telefonumu silmeyenlerden bir tanesi Kemal Kılıçdaroğlu'ydu.

-İlk teklif sizden gitti ona diye biliyorum.

-Seçim süreci gelince genel başkanım, ben siyaset yapmak istiyorum, dedim. Memnuniyetle dedi. Ben de o süreçte dedim ki, ama benim seçilebileceğim, gururumu incitmeyecek bir yerden olsun. Eğer beni arka sıraya yazacaksanız, hiç yazmayın dedim. Listeler açıklandı. Ben ilk dördün içinde olduğumu tahmin ediyordum. Mühim olan birinci, ikinci sırada kim vardı? Birinci, ikinci sırayı da görünce dedim ki, bu adamların hakkı. Bizim yerimiz üçüncü sıra gayet normal.

MEZARA KADAR BERABERLİĞİN ŞARTLARI VAR

-Demokrat Parti sürecinde "Ben mezara kadar buradayım", dediğinizi hatırlıyorum. Ama merkez sağın birleşmesi hüsrana uğrayınca mezarı beklemediniz. Kılıçdaroğlu'yla yol arkadaşlığınız ne kadar sürecek acaba?

-Mezara kadar beraberliğin şartları vardı. Yürümedi. Orada aksaklıklar oldu. O zaman da söyledim ya CIA geldi bozdu, ya MOSSAD bozdu. Ya KGB bozdu bu işi. Güzel giden bir iş vardı. Fakat ne olduysa ortalık allak bullak oldu. Sayın Erkan Mumcu burada mağdur oldu. Ben 9 gün kaldım o partide. Benim o zamanki şartım, birlik, beraberlik ve sağda bir parti oluşturmak.

-Sağda olmadı, bari solda uğraşayım biraz da diyorsunuz.

-Hayır, sol olarak gözlemlemiyorum CHP'yi. Fikriyaten uyuşuyorum bunlarla. Genel başkanım ne diyor? Sağı da solu da, batılısı doğulusu, kuzeylisi güneylisi de herkesi çağırıyorum diyor. Şu güne kadar CHP sol sol sol dediler.

-Merkeze mi gidiyor şimdi CHP?

-Bence merkeze doğru gidiyor. Olması gereken yere.

-Demokrat Parti'de başaramadığınız şeyi CHP'de mi başaracaksınız?

-Böyle bir niyetim yok. Çünkü Demokrat Parti'deki gücüm burada yok. Yani CHP'yi sol parti olarak algılıyorsanız ben onu sağa çevirmek için gelmedim.

-Ama siz diyorsunuz yeni CHP sol parti değil diye.

-Hayır, sol kimliği vardır. Ama sırf buradan baktığınız zaman Cumhuriyet Halk Partisi'ne, herkes solcu değil, sosyal demokrat değil. Gelelim AKP'ye. Ertuğrul Günay'ın ne işi var orada? Şamil Tayyar'ın ne işi var?

-Bugüne kadar CHP'ye hiç oy verdiniz mi?

-Yanılmıyorsam 2002 seçimlerinde CHP'ye oy verdim. 2007 seçimlerinde burada yoktum.

-Cumhuriyet mitinglerinin finansörlerinden biri de ATO muydu?

-Hayır. Hiçbir cumhuriyet mitingine katılmadım ben. Benden bayrak talepleri oldu. ADD'den on- on beş kişilik bir grup gelmişti. Dedim ki ben bu mitinge katılmayacağım. Çünkü mitingi yapanların listesine baktım. Elmalar, armutlar hepsi oradalardı.

-Kemalistlere, "Ak parti gitsin, bu ülkeye şeriat gelmesin" diyenlere elmalar armutlar mu diyorsunuz?

-Birbirine uyuşmamalarından dolayı elma armut diyorum.

-Niye? Gül gibi geçinip gidiyorlardı.

-Mesela Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin orada işi yoktu. Çünkü onlar "ne şeriat, ne darbe" diyorlardı.

-Sadece "şeriata karşıyız" mı demeleri lazımdı?

-Hayır. Ne şeriat ne darbe demelerine itirazım yoktu. Radikal kesimler vardı orada. Yani çok radikal solcular da oradaydı. Birbiri ile alakası olmayan milliyetçi, muhafazakar kesimler de oradaydı.

-Darbeci ulusalcılar vardı. Siz Doğu Perinçek ekibine milliyetçi mi diyorsunuz?

-Ben o mitinglere sıcak da bakmadım zaten. İddianamede de var. Benden bayrak talep ediyorlar. Ben de bakayım yollayabilirsem yollayayım diyorum. Yollayacak olsam, Türk bayrağı. Bunda bir şey yok ki, veririm Türk bayrağını. Birçok mitingte ben Türk bayrağı dağıttım. Esnafıma yüz binlerce bayrak dağıttım.

-Hatta Kuran dağıttınız bir dönem.

-Kuran-ı Kerim de dağıttım.

-Kuran niye dağıtılır Allah aşkına.

-Kızılay'ın göbeğinde birileri gelip İncil dağıtıyorsa yirmi bin tane, ben de Kuran dağıtırım. Benim CHP'ye girerken de kimliğim belli. Ben milliyetçi, muhafazakar kesimden gelen, beş vakit namazını kılan, orucunu tutan, dini görevlerini yerine getiren bir insanım.

Kuran-ı Kerim Allah'ın kelamı.

-Kim verdi size Kuran dağıtma görevini?

-Kendi içimden gelen bir şey bu. Niye Müslüman çocukları İncil okusun da Kuran-ı Kerim okumasınlar? Sadece 1 liraya aldım Kuran-ı Kerim'i. Pazarlık yaptım. Kuşe kağıdı değil, saman kağıdı.

-Ne oldu? Misyonerlik önlendi mi?

-Belki bir insan onu almıştır. Evinde okumuştur. Doğruyu öğrenmiştir. Ben odamda da dağıtıyordum. Makam odamda böyle büyük sehpa vardı. Üzeri Kuran-ı kerim doluydu.

-ATO olarak misyonerlik raporu da hazırladınız. Özel istihbarata dayanan şeyler

-Girin internete. Misyonerlik yazısı sorun google'a, hepsi çıkıyor.

-Öyle kopyala-yapıştır bir raporsa, ciddi bir rapor değil. Niye sitenize koyuyorsunuz?

-Türkiye'de bu durum nereye gidiyor? İnsanlar Adıyaman'daki kiliseye gidiyor. Oradaki misyoner faaliyetini biliyor. Ben Ankara'dakini biliyorum. Öbürü Sivas'takini biliyor. Ben ne yaptım? Sordum cevabını aldım, sordum cevabını aldım. Topladım, rapor hazırladım. Rapor böyle hazırlanıyor. Başka nasıl hazırlanacak?

-Bir çok misyoner de katledildi biliyorsunuz.

-Onları katledenin Allah cezasını versin. İnsanı katletmek ne olursa olsun, dinimizce de büyük günah. Ben hiçbir zaman misyonerler ölsün demedim ki.

-O dağıttığınız Kuran-ı Kerim'leri okudunuz mu siz?

-Dört beş kez okudum. Zaten m İPOD'umda da var. Şimdi o kadar gelişmiş ki, sayfa çevirmene gerek yok. Hangi kelimeyi yazıyorsan, onunla ilgili ayetler geliyor. İçki yazıyorsun içki diye ayetler tıkır tıkır önüne geliyor. Zina yazıyorsun, on tane ayet önüne geliyor. Faiz yazıyorsun, otuz tane ayet önüne geliyor.

-Kuran'a uygun bir biçimde mi yaşarsınız?

-Yaşamaya çalışıyorum. Benim çekmecemde iki kitap vardır. Bir Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, iki, Kuran-ı Kerim.

-İkisi çeliştiğinde ne yapıyorsunuz?

-Ben ikisini birden yaşıyorum. Allah'ın kelamı benim için bütün kelamlardan üstündür. Örneğin Allah'ın kelamında içki haram. Anayasada içki haramdır diye bir şey yazmıyor. O zaman beynimi kullanıyorum. Allah'ın kelamının daha doğru olduğuna inandığım için içki içmiyorum.

-Siz içki içmiyor musunuz?

- 21 Mart 1995'ten beri içmiyorum.

-Ne oldu o gün?

-Hacca gittim. 21 Mart 1995'te Allah'ın yoluna döndüm. Bakıyorum, doğru içki zararlı kardeşim. İçki içtiğim günler sabahleyin hoşaf gibi kalkıyorum. Başım ağrıyor. Kolum kalkmıyor, enerjim düşüyor. Akşamleyin daha hınçlı oluyorsun, daha yırtıcı oluyorsun. Daha gözün kara oluyorsun, arabanın gazına daha fazla basıyorsun. Bunun faydası yok bana.

Kaynak : haber7.com

Anahtar Kelimeler
Misafir Avatar
İsim
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×

KADINLAR İKİNCİ SINIF VARLIKLAR DEĞİLDİR
KADINLAR İKİNCİ SINIF VARLIKLAR DEĞİLDİR

Haberi Oku