taş yağıyordu kafama sanki ,
o kadar acıtıyor
o kadar incitiyorduki kar tanecikleri ,
ayaklarımı hissedemiyordum ,
ağlıyordu sanki ağzı yırtık ayakkabılarım ,
ıslaktı
evde top olarak niyetlendiğim çoraplarım ,
gözlerim faltaşı ,
nezaman bitecek bu işkence ,
kafamıza vurula vurula bagırıyorduk
akordu bozuk bağlama gibi ,
askerliği yaşıyorduk daha yedimizde ,
dayanamıyordu gözlerim bir damla yaş süzüverdi gözlerimden ,
burnumdan akan su ile karışıveriyordu ,
hissedemiyordum yüzümü ,
bitecek gibi degil bu işkence ,
daha dün dizilmemişmiydik ,
bir koyun sürüsü gibi ,
tek farkımız kıpırdamadan hazıroldaydik ,
bağırıyordum ,
duyuramıyordum sesimi ,
daye daye sora mirim daye ,
aklımdan hiç çıkmıyorki ,
kac gün ,
kaç ay ,
kac yıl ,
her sabah aynı işkenceye maruz bırakıldık daye ,
hirsimizi cocuklarimiz çıkarıyor şimdi ,
torunların çıkarıyor ,
gökkuşağı rengine bürünüyor havada uçuşan küçücük yürekler,
oyuncak tutamayan eller taş tutuyor ,
birde "taş attırıyorlar" demezlermi ,
hırsımdan taşı incittim ,
yasaklandım
taş oldum bedenleri incittim ,
inkar edildim ,
küfür oldum dilde , yürekleri incittim
katliam oldum dağları taslari ağlattım
ona üzülür ona yanarım şimdi ...